Ana sayfa
Gleeden.com'un yaptığı son araştırma gösteriyor ki; kadınlar âşıklarıyla daha farklı bir cinsel hayat yaşıyorlar. Evet farklı... Elmaya elma diyelim: cinsel hayatınız çok daha tatmin edici, özgür ve mâceralıysa, buna daha iyi bir cinsel hayat diyebiliriz, öyle değil mi?
Bu noktada kocaları suçlamıyoruz. Gerçekte suçlanacak olan; süregelen âdetler, rutin, "mükemmel kadın" imgesi, bizi en gizli fantezilerimizi yaşamaktan alıkoyan hem sokakta hanımefendi hem yatakta fâhişe olmakla alâkalı klişeler...
Birlikteliğinizin gidişatını değiştirmek teoride kolay olsa da dağları kımıldatmaktan farklı değildir. Gerçek bir risk taşır. Eşinizin kabul edebileceğinden emin olmadan ona yeni fantezilerinizi anlatmak zordur (hele ki önümüzdeki onyıllarda her sabah onunla uyanacaksanız). Ödenecek faturalar ve değiştirilecek bezler akıldayken yatakta yeni birşey denemek kolay değildir ...
O halde, evlilik demek sıkılmak mı demek? Tabii ki hayır. Hoşunuza gitmeyen şeyleri her zaman değiştirebilirsiniz. Ama evde de illâ âşığınızla olduğu gibi aşk yapmak tercih edilir birşey midir? Bâzen özel hayâtınızın bâzı anlarını ayırmak ve herşeyi kendi yerinde tutmak istersiniz. Belki herşeyi bir arada bulmak istemezsiniz. İstersiniz de mümkünse ayrı yerlerde. Bir tarafta cinsel kimliğini yaşadığın yer diğer tarafta tüm soruları sorduğun yer. Bu nedenle çok eşlilik her zaman batı dünyâsındaki pek çok çiftin ilişkisinde buzdağının görünmeyen kısmı olmuştur.
Kocalarımızı severiz çünkü onlara güvenebiliriz. Çünkü bize, mâceralara atılma hayâllerimize karşı duran bir güvenli denge sağlarlar. Bireyler olarak, esnek davranabiliriz; sımsıkı kavradığımız birşeye sâhipken daha da esnek olabiliriz. Sâdeleştirmek gerekirse; kocanızın verdiği hareket özgürlüğü olmaksızın, sanmıyorum ki kadınlar âşıklarıyla o kadar rahat olabilsinler. Boynuzlananlara güleriz; oysa yapmamalıyız. Mevcut ilişkimize ihtiyâcımız var. Bâzen en gızli arzularımızdan bile onu korumamız gerekiyor.
Çok eşlilik, geçmişi unutmadan ve alışkanlıklardan (onları suçlamak biraz kolaycılık olur) vazgeçmeden yeni bir başlangıç yapmaktır. Çok eşliliğin cevap bulduğu soru: "Cinsel hayâtımızı yeniden başlatacak olsam neyi farklı yapardım?". Önemli bir soru!
Cinsel hayâtınızdaki bu dönüşümü, kendinizdeki bu dönüşümü mümkün kılan şey kaybedecek birşeyimiz olmayışı. Eşimizden ya da âşığımızdan farklı beklentilerimiz olur. Gündelik hayâtımda, bulaşıkları yıkamaya yardım eden, beni seven ve sorumluluklarını bilen birini isterim. Evet cinsellik de önemlidir ama pek çok konu arasındaki bir başlık olarak.
Ya cinsellik elinizde kalan tek şey olsaydı? Ya başka hiçbir şeyin önemi olmasaydı? Ya ihtiyaçlarımı hiçbir uzlaşmaya girmeden olduğu gibi ifâde edebilseydim? Ya aynı hâli yaşamak yerine her günü farklı güne çevirebilseydim? Ya cinsel yaşantım?
Hava değişiklikleri, kaçamaklar, deneyimler... Bunları eşinize empoze etmek zordur, esnek olmayı gerektirir. Eşinizle -en iyi ihtimalde bile- bencil bir cinsel yaşam bağlamına geçemezsiniz. Ama âşığınızla geçersiniz. Birgün çekici bir teşhirci, diğer gün seks bağımlısı.
Çok eşlilik: cinsel olarak kimle muhatap oluyorum? Bugün kimim? Şu an istediğimi neden yarına erteliyorum? Daha önemlisi, ne olmak istiyorum? Hep olmak istediğim diva ya da okullu kız, ortama göre istediğim yüze bürünmeme kim engel olabilir.
Âşığımızla kartları açık oynayabiliriz. "Ölçtüm biçtim, tam olarak böyle seks istiyorum". Kadınlar için bu çok büyük bir lükstür. Eşimiz fantezilerimizi reddetse de eşimizdir. Ama âşığınız reddederse, başka imkânlar her zaman vardır.
İki ayrı zaman diliminde iki ayrı cinsel yaşam fikrine alışmalıyız: uzun süredir birlikte olduğunuz eşinizle mi size yeniden can veren aşığınızla mı? Bugün hangisisiniz?
