Maia Mazaurette, yazar, gazeteci ve blogger, sadâkatsiz olmak için sunduğu eşsiz argümanlar ... Hâlâ tereddüt edenler için!

Üyelik kaydı

Gizliliğiniz
%100 garanti altında!

Bize katılın


Güvenli bir ortamda, sizle aynı koşullar ve beklentilerdeki insanlarla çok özel tanışmalar. Sahte profiller yok, yalan yok. Semtinizden ya da başka bir şehirden bir âşığınız olsun. Kadınlar için ücretsiz, erkekler için avantajlı bir kredi sistemi. Abonelik yok, zorunluluk yok.

kategori: Yazılar

Maia Mazaurette, yazar, gazeteci ve blogger, sadâkatsiz olmak için sunduğu eşsiz argümanlar ... Hâlâ tereddüt edenler için!

Ortak akıl, sadâkat konusunda nedenler bulmak için sonsuz kaynak sağlar; olgunluk, sorumluluk duygusu, kısa süreli yerine uzun süreli ilişkilerin yaygınlığı... Ve tabii diğer korkular; cinsel hastalıklar, şehvetin gücü, toplumsal değerlerin parçalanması. Yine de dar sokaklara sapmayı seçtiğimizde, bu illa kontrolsüzlüğün veya zayıflığın bir göstergesi değildir. O yola sapmak için pek çok başka geçerli sebep de vardır ve sırf sizi mutlu ediyor diye, onlara geçersizlik izâfe etmek olmaz.

1) Her seferinde bir ilişkiyi bitirmenize gerek bırakmayan yepyeni bir romantizm ürpertisi ... 

Zannedildiğinin aksine, aranıyor olmak için ille de çok mutsuz ya da boşanmanın eşiğinde olmak gerekmiyor. Çok mutlu bir ilişkinin içindeyken, ayrılmaya niyetiniz olmadan, yine de birazcık sadâkatsizlik yapılabilir. Başkasının kekinin de tadına bakabiliriz, öyle değil mi? Her ilişki zaman geçtikçe biraz bayatlayabilir. Rutin hayâtın konfor ve teminat gibi olumlu tarafları da vardır, zamanla baş gösteren olumsuz yanları da. Hormonlar zayıflar, tutku azalır, kalpler eskisi gibi çarpmaz. Kaçamaklara korku sebebi gözüyle de bakabiliriz; arada bir atılan bir doz keyif ilâcı olarak da... Bu yoğun ve uzun bir yürüyüştür.

2) En çılgın fantezilerinizi yaşamak ...

Mevcut birlikteliğinizin hârika olduğundan şüphemiz yok; eşinizle özgürce iletişim kuruyor ve fantezilerinizi onunla paylaşabiliyorsunuz. İyi ama herşey de iletişim demek değil ki... Eğer karınız size oralseks yapmaktan nefret ediyorsa onu bunu yapmaya zorlayamazsınız. Ya da kocanız, teşhirciliğe olan meylinizden rahatsız oluyor olabilir.  Eh bu pek iyi bir durum değil tabi ama yine de sizi arzularınızı yaşamaktan alıkoyacak birşey de değil. Oysa eşlerimizle pek çok konuda mükemmel uyum sağlarız. Bir ufak detay için böylesi uyumlu bir birlikteliğe son vermeye değer mi peki? Ne felâket ... O halde arzularımızı toprağa gömmeli ve unutulmaya mı bırakmalıyız? Bu daha da büyük bir felâket. Genelde, en derin tutkularımızı hemen yanı başımızdaki kişiyle yaşamak istemeyiz.

Eğer fantezileriniz birazcık günahkâr ya da en azından skandal olacak seviyedeyse, tabii ki çocuklarınızın babası ya da torunlarınızın anneannesi hikâyenin dışında kalmaları olağandır. Seks esnâsında ağzı bozuk konuşmalarınızı duymuş biriyle her sabah birlikte uyanmak, şartların biraz zorlanması anlamına gelir.

3) Baştan çıkartma gücünüzü test etmek... Pekçok insan diyecektir ki; durulup düzene girdikten sonra da en az bir kere biriyle takılmayı denemelisin. Tamam kabul, ama son 30 senedir yatağınızı paylaştığınız kişi de sizi hâlâ -en azından birazcık- istiyor ki sizinle aynı yorganı paylaşıyor. O halde, ilişkiniz uzun süredir güvenle seyrediyorken sanki tehlike varmış gibi davranmanıza gerek yok. Baştan çıkartmak incitmek gibidir. Eğer ilişkiniz sizi incinmiş hissettiriyorsa, bir değişikliğin zamânı gelmiş demektir, hele ki endişe edecek birşey de kalmadıysa. Kendi potansiyelinizi merak etmek ve denemek istemek insanca bir duygudur. Mümkünse eşiniz olmayan biriyle. 30, 50 ya da 70 yaşınıza geldiğinizde, tekrar birileriyle görüşme sahnesine girmeye hazır mısınız?

4) Ayartılmaya dünden râzı olmak... Aşırı kullanılmaktan eskidiği için yer vermekten bâzen imtinâ etsek de, hiçkimse bu durumu Oscar Wilde beyefendi kadar güzel ifâde edememiştir. “Günahtan uzak durmanın yolu, onunla kucaklaşmaktır”. Gerçekten hoşunuza giden (tümüyle cinsel ya da entellektüel bir çekimle) biriyle karşılaştığınızda, öylece çekip gitmesine izin verebilir misiniz? Ufacık bir tereddüt, iki kişi arasındaki büyüleyici bir bağ kuracak kıvılcımların çakmasına engel olunur. İşin içine kimyâ karıştığında, ilk görüşte aşk gibi anlar yaşanır. En romantik fantezilerimizi ateşleyen bu duyguları yok mu sayalım? Kendi ayağınıza sıkmaktan farkı ne bunun ...

5) Kuralları yıkmaktan zevk almak...Tamam tamam, aptal aptal etrafta dolaşmak hoş birşey değil (eşiniz bunu duymadığı sürece, kurbanı olmayan bir suç olarak kalır) ama şarap içmek ve Nutella kavanozu kucağında vakit geçirmek de iyi birşey değil. Sigara ve tütünle kendini yatıştırmaktan bahsetmiyorum bile. Bir tarafta kalori bombardımanı, diğer tarafta birazcık yaramazlık, hangisi daha zararlı sence? Yaramazlık da eğlenceden sayılmaz mı? Bayatlamış bir romantik hikâye okumaktan ya da patronun ağız kokusunu çekmekten daha mı kötü? Ne ekersen onu biçersin diye birşey var ama hiçbirimiz de Gandhi değiliz – sıradan insanlarız, birazcıcık kötü olmak bâzen en iyi seçenektir.

6) Kendi minik cennetini kurmak... Âile buluşmaları, ihtiyaç kredileri, görümceyle öğle yemekleri ve evde beslediğiniz aptal kediniz... Evlenirken kabul ettiğimiz paket buydu... Tek bir çorap için evin altını üstüne getirme sorumluluğu ve daha en baştan gönüllü olarak kabul edilmiş pek çok başka şey ... Hepsi tamam da; bir tâtile ihtiyacımız yok diye kimseye bir söz vermedik. Eşinizle tabii ki her gün cehennem gibi geçmiyor ama yine de mükemmelden epey uzak geçtiğine eminim, herşey bir yana, çift olmak bâzı sınırlamaları beraberinde getiriyor. Günümüzde, biraz soluk almaya ihtiyâcımız olduğu konusunda herkesin hem fikir olduğunu düşünüyorum. Sadâkatsizlik aslında tam olarak, günlük rutini canlandırmak için tâze bir nefes demektir. Buna ihânet demek oldukça yanlış, çünkü bunun eşinizle olan ilişkinizle uzak yakın bir ilgisi yok. Başka bir zaman diliminde başka bir yaşantı.

7) Hayâtın rutinine ufak bir mola vermek... Sadâkatsizlik; heyecan verici, zevkli ama bir o kadar da dramatik bir deneyimdir. Yerleşik toplum kuralları; sadâkati çiftlerin en öncelikli konusu olarak konumlar. Zirâ aldatmak sadece tabu değil, yasaktır da. Toplum tarafından ayıp ve yasak sayılan ama kanundışı olmayan başka şeyler yok mu sanki? Neler var neler. Kim ne derse desin yasak aşklar, bu dünyânın afrodizyaklarıdır. Zencefil yiyip, seksî iç çamaşırları giyinip, erotik senaryolar yazabiliriz. Ama bir an için dürüst olalım; bunların hiçbiri sadâkatsizlik kadar libidonuzu ve hayat neşenizi coşturmayacaktır. Yepyeni bir tutku + yasak arzular = Karşı konulamaz karışım

8) İlişkinizi tazelemek ve güzel bir kıvama getirmek... Medyada, haberlerde, sanat çalışmalarnda işlendiği şekilde, sadâkatsizlik içeren eylemler; sonu kötü bitmiş olanlardır. Bu nedenel de, sadâkatsizlik için “çift ilişkisinin ölüm fermânı” diyenleri çok duyarsınız. Ancak bu buzdağının sâdece görünen kısmıdır, büyük resmi görmemize engel olur, mükemmel deneyimler yaşayan pek çok kişiyi yok saymak demek olur. Uzun süredir birlikte olup da, biraz duman çıkartıp makineyi dinlendirmek isteyenler de vardır. Cinsel ya da duygusal hayâl kırıklıklarımızı tamir ederek, eşimize büyük sorumluluklar yüklemeye son verebiliriz. Kendimize olan güveni tekrar kazanırız, daha iyi hissederiz ve daha sevecen oluruz. Ufak tefek şeyleri dert edinmek yerine, kendimize daha fazla zaman ve ilgi ayırabiliriz. Yeni bir âşık yoga dersi gibidir, orgazm olarak biter seans.

9) Kendinize öncelik vermek... Fedakârlık hepimizin bildiği ve alıştığı birşeydir. Çok dindar olmayan insanlar bile, yaşadığımız kültürel ortam neticesinde, kendini fedâ etmenin son derece normal ve hattâ gerekli olan bir tutum olduğuna inanmıştır. Aşkı inkâr etmek pahasına da olsa...Toplumun bize söylediği tam olarak şudur: sen ne kadar alttan alırsan, eşin o kadar rahat edecektir. Hayâtı acıklı bir roman havasına sokan absürt bir mantık ... İhtiyaçlarımızı sonsuza kadar yok sayamayız, aşkı da yıldızlardan toplayamayız. Birlikteliğinizden fedakârlık etmek bizi depresyona sokuyorsa, buna değer mi? Eşinize sâdık kalırken aynı zamanda kendimize de sâdık kalabilecek miyiz? Bu soruları sormak zorundayız, kendi kendimizle yüzleşmek durumundayız. Bâzı insanlar acı duymaktan keyif alabilirler ve kendilerini bir ilişkideki kurban olarak görmeyi uygun bulabilirler. Böyle abuk subuk ego tripleriniz yoksa, bence kendinizi biraz şımartmakta zarar yok!

10) Hayâtın tadını çıkarmak... Dünyâya bir daha mı geleceğiz? Yaşlılar hep der ki, insan yaptıklarından değil, yapmadıklarından pişmanlık duyarmış. Hiçkimse sadâkatsizliğin iyi birşey olduğunu anlatıp da tavsiyesini yapmaz. Ama gel gör ki, biz bunu tekrarlamaktan kendimizi alamayız, çünkü böylesi bir tutku bir anda elinin tersiyle geri itilemeyecek kadar özeldir. Tabii ki dünyâya bir daha gelmeyeceğiz, tek bir hayâtımız var, bize düşen onu en mutlu şekilde değerlendirebilmek. Bugün bu sitedeyseniz, siz zâten sorularınıza cevapları çoktan bulmuşsunuz.